Öfke, düşünce ve söz
“İnsanoğlunu bu kadar öfkeli yapan neydi?” Hep düşündü, düşündü, düşündü… Kendini tatmin eden bir cevap bulamıyordu. Evet diyordu. Hayat acımasız zaman zaman; iş dünyası yorucu; trafik can sıkıcı… Ah yok mu o geçim derdi oydu bu öfkenin sebebi. Sonra tekrar düşündü. Hayır dedi hiç bir şey kendini kaybedecek kadar öfkelenmeye haklı bir neden olamazdı. Üzüldü, çok üzüldü… Daha bugün kavga eden iki kişiyle karşılaşmıştı.. Onları görünce üzülmüştü biraz. Gözleri de yaşarmıştı… Nemli gözlerini kapatıp dinlediği müziğin sesini açmıştı o zaman.
Düşünmeye devam etti.
Düşündü, düşündü, düşündü…
Her ne olursa olsun öfkeye hakim olmak bir yetenek olmalıydı. Piyano çalmak gibi dedi, herkes çalamazdı. Şarkı söylemek gibi dedi, herkes söyleyemezdi; ama üstüne gitsek çabalasak, piyanoda bir iki nota çıkarabilirdik ve bir kaç melodi mırıldanabilirdik. O zaman öfkemizi de hafifletebilmeliydik… Sonra tanrıdan insanlar için huzur diledi. Düşünmeye devam etti. Başka bir gün başka bir tatsız konu hakkında düşünecekti, canı sıkılacaktı, biliyordu, o yüzden söz verdi kendine, güzel birşey düşünecekti. Bütün kahramanlarının mutlu olduğu güzel bir hikaye canlandıracaktı zihninde. Söz verdi kendine…
R. U.